Pazar sabahı 30 doğaseverle Ankara’dan çıkıp Ereğli’nin Kayalıdere Vadisi’ne ulaştık. Kayalık sütunlar ve sık orman dokusunun eşlik ettiği bu vadi, yaklaşık 3 kilometrelik hat üzerinde sıralanan irili ufaklı yedi şelalesiyle biliniyor; uzunlukları 3 ila 20 metre arasında değişiyor. Parkurun kimi noktalarında orman içinden kısa tırmanışlar ve dar geçitler bulunması, rotaya keyifli bir “macera yürüyüşü” tadı veriyor.
Devrek’te kısa bir alışveriş molası ve parkur başında teknik bilgilendirme sonrası, I. şelalenin üst kesiminden dere yatağına girerek yürüyüşe başladık. II. şelalede kısa bir manzara molasıyla grubu toparladık; III. şelaleye vardığımızda su molası, serinleme ve yüzme için ideal bir durak bulduk. Vadinin bazalt/andezit sütun yapısı ve kanyon formu, Üst Kretase dönemine uzanan volkanik geçmişin izlerini yer yer yüzeye çıkarıyor; bu jeolojik arka plan şelalelerin “katmanlı” siluetini açıklıyor.
IV. şelale sonrası geçiş hattının riskli olması sebebiyle rota güvenliği önceliğiyle V. ve VI. şelaleleri pas geçtik. Kanyonun ilerleyen kesiminde VII. şelaleye ulaştık; zeminin doğal kaydıraklar oluşturduğu bu bölümde (yerelde “aquapark” diye anılıyor) gruba serbest zaman tanıdık; isteyenler yüzüp dinlendi, isteyenler fotoğraf aldı.
Dönüşte seyir noktasında kısa bir toparlanma ve toplu fotoğrafın ardından dere yatağından çıkıp servisimize geçtik. Üzerini değiştirmek isteyenler için kısa bir hazırlık süresi verdikten sonra güzergâh üzerindeki duraklarda katılımcılarımızı indirerek Ankara’da faaliyeti tamamladık. Kayalıdere, şelaleleri ve doğal havuzlarıyla hem suyla temas eden bir rota arayanlara hem de kısa tırmanışlı, canlı orman içi kanyonları sevenlere güçlü bir deneyim sundu; bölgenin zorlu ama ödüllendirici yapısı da bunu doğrular nitelikteydi.